Şöyle diyebilirler: "Bizimle gel, Adam öldürmek için pusuya yatalım, Zevk uğruna masum kişileri tuzağa düşürelim.
Uyardığımda yola gelin, o zaman size yüreğimi açar, Sözlerimi anlamanıza yardım ederim.
Duymazlıktan geldiniz bütün öğütlerimi, Uyarılarımı duymak istemediniz.
Bu yüzden ben de felaketinize sevineceğim. Belaya uğradığınızda, Bela üzerinize bir fırtına gibi geldiğinde, Bir kasırga gibi geldiğinde felaketiniz, Sıkıntıya, kaygıya düştüğünüzde, Sizinle alay edeceğim.
Elinde varken komşuna, "Bugün git, yarın gel, o zaman veririm" deme.
Halkın ve topluluğun arasında Tam bir yıkımın eşiğine gelmişim."
Ama yakalanırsa, çaldığının yedi katını ödemek zorunda; Varını yoğunu vermek anlamına gelse bile.
Uyarılarımı dinleyin ve bilge kişiler olun, Görmezlikten gelmeyin onları.
"Kim safsa buraya gelsin" diyor. Sağduyudan yoksun olanlara da, "Gelin, yiyeceklerimi yiyin, Hazırladığım şaraptan için" diyor.
Kötü kişinin korktuğu başına gelir, Doğru kişiyse dileğine erişir.
Kasırga gelince kötü kişiyi silip götürür; Ama doğru kişi sonsuza dek ayakta kalır.
Küstahlığın ardından utanç gelir, Ama bilgelik alçakgönüllülerdedir.
Doğru kişiye hiç zarar gelmez, Kötünün başıysa beladan kurtulmaz.
Tembel canının çektiğini elde edemez, Çalışkanın istekleriyse tümüyle yerine gelir.
Kişinin serveti gün gelir canına fidye olur, Oysa yoksul kişi tehdide aldırmaz.
Ertelenen umut hayal kırıklığına uğratır, Yerine gelen dilekse yaşam verir.
Hileyle kazanılan yiyecek insana tatlı gelir, Ama sonra ağza dolan çakıl gibidir.
  • Ayetler
  • Notlar
  • Video
  • Giriş